2015 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre 2000 yılında 12 saniye olan yetişkin konsantrasyonu süresi, son 15 yılda 4 saniye daha azalarak 8 saniyeye indi. Burada ilginç olan ise japon balıklarının 9 saniyelik ortalama konsantrasyon süresi ile insanlardan daha iyi bir performansa sahip olmaları. Tam da bu nedenle bu kısa konsantrasyon süresi “japon balığı etkisi” olarak adlandırılıyor.
Peki bu neden oldu?
Pek çok kişi sosyal medya ve dijital hayat stilini suçlu buluyor. Sürekli aşırı uyarıma maruz kalışımızın içerik tüketme biçimimizi değiştirdiği söylüyorlar. Bugün aynı anda birden çok işi yapabilme becerimiz her zamankinden daha gelişmiş durumda olsa da, aynı işe uzun süre konsantre olabilmemiz neredeyse imkansız.
Japon balığı etkisi şirket eğitimlerini nasıl etkiler?
Saatlerce okunması ya da dinlenmesi gereken uzun öğrenme materyallerinden oluşan klasik öğrenme materyallerini hatırlıyor musunuz? Onlar artık tarih oldu. Eğer çalışanlarınız konsantrasyon sürelerini eğitim sürelerine uyacak kadar uzun tutamıyorsa, siz eğitim sürelerinizi kısaltacaktınız. “Bunu nasıl yapacağım” diyorsanız aradığınız yanıt mikro-öğrenme olabilir.
Mikro-öğrenme nedir?
Mikro-öğrenme bilginin kolay sindirilebilecek küçük parçalara bölünerek sunulması prensibini benimser. Bu daha az öğretmek demek değildir. Bilginin özetlenmesi, parçalara ayrılması, gereksiz detaylardan arındırılarak önemli parçalarının çıkarılmasını gerektirir. Öğrenmeyi daha keyifli ve akılda kalıcı bir hale getirir.
Ne yapmalı? |
Ne Yapmamalı? |
Anahtar noktaları belirleme |
Gereksiz detaylar |
Video kullanımı |
Yazılar |
Kısa parçalar halinde sınırfalandırma |
Uzun bölümler |
Konuyu ilginç hale getirm |
Resmi ve sıkıcı bir dil
|